"Ergoterapi" telaffuzu ne kadar kolay. Peki sadece sözlük anlamını incelersek nedir bu kelimenin anlamı? Ergo; iş,
beceri, uğraşı, hareket, eylem, davranış anlamına gelmektedir.Terapi sözcüğü ise bakım, iyileşme manasında kullanılır. Peki insan ne anlama gelmektedir? İnsan; memelilerden,
iki eli, iki ayağı bulunan, iki ayak üzerinde dik bir biçimde dolaşan, aklı ve
düşünme yeteneği olan, dille, sözle anlaşan, en gelişmiş canlı sayılan
yaratıktır. Peki düşünmek yeterli midir, düşündüğünü hareketlerinle ortaya
koyamadıktan sonra? Yukarıdaki tanımlardan anlaşılacağı üzere ergoterapi
aslında insanı insan yapan, insanca yaşaması için gerekli becerileri
kazanmasına hizmet eden bir sağlık mesleğidir. O zaman ağız dolusu ergoterapi
insan olma yeteneği kazandıran bir meslek demek çok da yanlış olmaz.
Ülkemizde yeni tanınmaya başlayan, yurt
dışında köklü bir mazisi olan , ergoterapistlik mesleğinde ise kişiye yaklaşım
diğer mesleklerden farklı olarak sözde değil tam anlamıyla bütüncüldür. Kişi hem
biyolojik hem psikolojik bir varlıktır. Bunun da getirisi olarak ergoterapistler
kişiyi incelerken sadece fiziksel hastalığına odaklanıp belli hareketlerle
tedavi yürütmez ya da sadece kişinin psikolojik durumuna odaklanıp seansını
bitirmez. Ergoterapist kişinin bir bütün olduğunun bilincinde olup seansında hem
kişiyi psikolojik olarak hem de fiziksel anlamda tedavi etmeye gayret eder ve
kişinin sosyal hayatını da dikkate alarak seans bitiminde hayatta da kişiyi
değerlendirir. En çok akıllardaki soru ise peki ergoterapistin fizyoterapistten
farkının ne olduğudur. Kişiyi sadece fiziksel anlamda destekleyen, tedavi edici
hareketler sonrası seansını bitiren fizyoterapistin aksine ergoterapist kişiye
öncelikle en çok yapmak istediği aktiviteyi sorar ve bunun neticesinde o
aktivite üzerine seansını oluştururken aynı zamanda kişinin psikolojisini de
tedaviye katarak tam bir iyileşme sağlamayı amaçlar. Ergoterapist, kişiye günlük
işlerini yapmasında da destek olur. Örneğin bizler sabah kalkıp yüzümüzü
yıkıyoruz, saçımızı tarayıp, üstümüzü değiştiriyoruz, daha sonra ise kapıyı
açıp ayakkabımızı giyerek dışarı çıkıyoruz. Düşünün ki bu aktivitelerin birinde
takıldınız ve kapı kolunu açamadınız. İşte bu noktada size uzanacak el ergoterapistten
gelmektedir. Her ne kadar kardeş meslekler olup hasta merkezli değerlendirmede
yan yana dursalar da şu sözün uygun olacağını düşünüyorum: "Fizyoterapist
yürümeyi, ergoterapist ise dans etmeyi öğretir."
Ergoterapist kimlerle çalışma yürütür diye
düşünürsek, çok geniş bir çalışma sahası olduğu anlaşılacaktır. Şimdi uzun tanımlara gerek yok, bilgisayarda her sitede bulabileceğiniz tanımların özeti
olarak ergoretapist hemen hemen tüm hasta gruplarıyla, her yaştaki insanlarla ve
bunun yanında histerik olarak kendini hasta eden insanlarla da çalışır. Belki
bir seansında farkındalığı gelişmediği için çevresini annesini algılamayan
çocukla çalışıp ona annesini tanıtır ve anne demeyi öğretir. Belki de ev
işlerini yapamadığı için kendisini eksik hisseden bir kadınla çalışır ve onun
tekrar yemek yapmasını sağlar, mutfağını düzenler. Diğer bir tarafta başka bir
ergoterapist ise kendi kendine üstünü giyemeyen biriyle çalışır ve onun ceketini tekrar yardımsız giymesi için düşünür ve yardımcı araç geliştirerek
giymesini sağlar. Titremesi olan, ekstremitesi ampute olmuş, az gören veyahut
hiç görmeyen, doğuştan gelen hastalığı olan ya da madde bağımlısı olan,
şizofrenik bireyler, daha kimler kimler... Ergoterapistin tüm bu bireylerle çalışarak
onların günlük yaşam aktivitelerini kolaylaştırması sonucu kişi günlük
hayatında özgürleşir, başkalarına bağımlılığı azalır. Herkesin en temel hakkı
özgürlüktür, ergoterapist aslında kişileri özgürleştirerek en temel haklarını
onlara verir.
Burcu Yıldırım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder